"Ne var biliyor musunuz? Algı sınırları ve o algının bu evrende o işleyiş ve insanoğlu beyni dahilindeki veriler ile o sınıra sığdıramadıkları… Beyin dışında gerçekliğini kanıtlayan olan onca şey var.
Unutuyoruz, unutturuluyoruz. Tükeniyoruz, tükettiriliyoruz. Hatırlamamız gereken şeyler var. Yedi kuşak öncesinden (-ki aslında bakarsanız çok daha öncesinden bile) bünyemize kodlanmış kodlar var. Bilimsel olarak sağlıkta, yeteneklerde; spiritüel olarak ruhsal boyutta psikolojide, hislerde. Hatırlamıyorsak cesurca üzerine gitmemiz, o da olmuyorsa “öyle olması gerekiyordu ve sadece öyle oldu; aslına bir bakıma da müdahale edemeyeceğimiz şekilde olması gereken oldu” sakinliğinde kabul etmemiz, gereken mütevazı hadiseler var.
Bir tek “biz” var. Maalesef ki kolay olan inkarda ustalaştığımız, özde yozlaştığımız bir biz var. Zoru görüp deliğe tünediğimiz, kolayı görüp arşa yükseliyoruz hissettiğimiz hallerimiz var. Ah! Bir sıyrılabilsek, önümüz Ab-ı hayat: Sonsuzluk! Tek doğrunun ve yanlışın olmadığı, kavramları bile insanoğlunun yarattığı bu kainatta; inançların ve matematiğin zihinsel sınırları zorladığı koskoca evrende..."
Derken birden aktı gitti parmaklarım ve bir şeyler karaladım Asiçiçek'in bavulundan: Uyanış!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder